Acaba biz kedilerden mi geldik ?
Ertuğrul ÖZKÖK
Geçenlerde özel bir sohbet sırasında Rahşan Ecevit'e, ''Kedileriniz ne durumda'' diye sordum.
Beni çok şaşırtan bir cevap verdi. Artık kedileri yokmuş.
Kedisiz bir Ecevit ailesini hayal bile edemediğim için şaşırdım.
Sonra derin bir kedi muhabbeti başladı.
* * *
En güzel kedi tarifi nedir?
Belki de herkese özel bir en güzel kedi tarifi vardır.
Ben en güzelini Ecevit'ten dinledim.
Yıllar önce İtalya'nın Ankara Büyükelçisi'nin evine gitmişler.
Salonun en güzel yerinde bir kedi sakin şekilde yatıyormuş.
Bülent Bey Büyükelçi'ye, ''Ne güzel bir kediniz var'' demiş.
Büyükelçi ise şu cevabı vermiş:
''Hayır benim bir kedim yok. Kedimin bir büyükelçisi var.''
* * *
Nurullah Ataç bir denemesinde, ''Ben kedi sevmeyenleri sevmem'' diyordu. Veya buna benzer bir cümle.
Ataç'ın kedisinin özelliği ise kavun yemesiydi.
Tesadüf, benimki kavun delisi. Simsiyah bir kavun delisi.
Kedi fanatizminin belki de doruk cümlesi.
Bazı insanları bu kadar kedici, bu kadar kedi kölesi yapan şeyin sırrı acaba nedir?
Parasempatik sistemimizin bilinmedik bazı noktalarındaki bu kesişmeyi izah eden bilmediğimiz bir şeyler mi vardır?
Yıllardır bunu hep merak ederim. Bir türlü açıklayamam.
* * *
Geçenlerde National Geographie dergisinde kediler üzerine 20 sayfalık mükemmel bir yazı yayınlandı.
Yazı, kedilerle ilgili son buluşları aktarıyordu.
Aynı bilgileri daha sonra Paris Match dergisinde de okudum.
Sonra düşündüm. Acaba kedi fanatizminin, kedi bağımlılığının sırrı çözülüyor mu?
Benim cevabım şu:
''Galiba evet.''
Bu bilimsel buluşların bir bölümü Hürriyet'te yayınlandı.
Ama gözünden kaçanlar için kısaca bir defa daha özetleyeyim.
* * *
İnsanlarda 100 bine yakın gen bulunduğu tahmin ediliyor. Bugün için bunlardan sadece 7 bini bilinebiliyor.
Kedilerin bilinen gen sayısı ise sadece 400. İşin ilginç yanı şu.
Kedilerin bilinen 400 geninin hemen hepsi, insanlarda bulunan genlere çok benziyor. Neredeyse aynısı.
Başka hiçbir hayvanda olmadığı kadar benziyor.
National Geographie belki de bu yüzden kediler için, ''Tabiatın başeseri'' diyor.
Acaba insanları kedilere bu kadar bağlayan duyguların temelinde bu gen benzerliğinin etkisi var mı?
Acaba bu sadece benim uydurmam mı?
Acaba ben de bazı UFO kaçıkları gibi bir şey mi oluyorum?
Doğrusu bu soruları kendi kendime sormuyor değilim.
Biliniz ki her kedi sahibinin mutlaka acaip bir takıntısı vardır. Mesela çoğu, kendi kedisinin konuştuğuna inanır.
* * *
Ama başka bazı şeyler daha var.
Kedi hastalıklarının hemen tamamı, insan hastalıklarının aynısı.
Mesela böbrek hastalıkları. Mesela kanser türleri.
Ve en önemli son buluşlardan birisi. Kedilerde AIDS antikorlarına rastlanmış.
Sakın kedimden bana AIDS bulaşır diye korkmayın.
Kediler taşıyıcı değiller. Bunun tek anlamı var. Gelişmelerinin belli bir sürecinde kediler, AIDS virüsü ile tanışmışlar ve onu yenmişler.
Kedilerde rastlanan AIDS antikorunun anlamı bu.
* * *
Bütün buluşlar şunu ortaya koyuyor. Aslında kedi, insana şempanzeden daha yakın bir hayvan.
Bu güzel. Ama gelelim kediler için kötü habere. Bütün bu buluşlar kediyi, geleceğin en mükemmel kobayı haline getiriyor.
Şimdi soruyorum. Acaba bizim gövdemiz maymundan, ruhumuz kedilerden mi geldi?
1 Mart 1998, Pazar
Hürriyet
içindekiler | giriş | türler | üyeler | üye kayıt | sağlık | ilanlar | mesajlar | hikayeler | eş arayanlar | memorial | resimler | linkler | sohbet | veterinerler | basında kedi