Kedi Hastalıkları
FELİNE PANLEUKOPENİA :DİSTEMPER( KEDİ GENÇLİK HASTALIĞI)
FELİNE VİRAL RHİNOTRACHEİTİS (Ust solunum yolları enfeksiyonu)
FIV FELİNE İMMUNODEFİCİENCY VİRUS (Kedi AIDS i)
FIP FELİNE INFECTİOUS PERİTONİTİS
KEDİLERDE KULAK ENFEKSİYONLARI (OTITIS EXTERNA - MEDIA-INTERNA)
FELİNE PANLEUKOPENİA :DİSTEMPER( KEDİ GENÇLİK HASTALIĞI) : Son derece bulaşıcı ve çoğu kez ölümcül bir viral enfeksiyondur.
2
ve 4 aylık yavrularda şiddetli enfeksiyon oluşturur. Büyük kedilerde ise
subklinik ve ya hafif seyreder. Ölüm oranı, hızlı seyreden durumlarda
%100, akut olgularda %25 ile %90'dır.
Bulaşma:
Bu hastalık, diğer enfekte
kediler, kontamine kaplar (bulaşıcı kaplar yani, hasta bir kedinin
dışkılama yaptığı kap gibi), kafesler, kontamine giysi ve eller, aerosol
yol, pire ve insektisitler (sivrisinek, kara sinek ...) yoluyla bulaşır.
Klinik Bulgular: Bir gece önce sağlıklı
olan kedi ertesi sabah aniden ölür. Ölmeden önce sadece kustuğu görülür.
Akut seyirli durumlarda ki bu tipiktir; birdenbire ateş 40 dereceye
kadar çıkar ve iştahsızlık görülür. 24 ile 48 saat içerisinde kusma,
ishal dehidrasyon ile komplike olur. Tüyler dağınık, karın gergin ve
ağırdır. Stomatit (ağıziçi yaralar) gelişebilir. Son dönemde ise beden
ısısı düşer. Bazı durumlarda hastalık çok hafif seyreder, 1-3 günde
iyileşme olur.
Tanı: Kedi sahibinin vereceği bilgi,
yaş, çevre, aşı durumunun bilinmesi ve klinik bulgular tanıyı destekler.
Boğaz ve anal bölgeden alınan örneklerden virüs izole edilmesi ve
serolojik( özel kan testleri) tanıyı kesinleştirir.
Korunma: Aşı
onun yegane koruma yöntemidir. Kediye 8. haftada ilk, 12. haftada
ikinci aşı uygulanır. Kedinizin halsiz olması ve yemek yemeyi isteyip
suyu bile yutamaması hastalığı akla getirir. Gecikmeden bir veteriner
hekime başvurmak gereklidir.
FELİNE VİRAL RHİNOTRACHEİTİS :
Üst
solunum yollarının çok bulaşıcı viral enfeksiyonudur. Özellikle
yavru kediler için önemli olan viral üst solunum yolu hastalıklarının
çoğu herpesvirus (rhinotracheitis) ve calicivirus tarafından meydana
getirilmektedir.
Bulaşma: Direk temasla, anne
karnında (annenin etkeni taşıması durumunda ), hastalık taşıyan
kedilerin yataklarından, yemek ve su kaplarından ve tuvaletleri yoluyla
olmaktadır. Kuluçka süresi 2-6 gündür. Herpes ve calicivirüs çoğu zaman
çok kısa sürede özellikle yavru kedilerin (sütten yeni kesilmiş) ani
ölümlerinden sorumludur.
Belirtileri: Çok kısa bir süre ateş
ve durgunluktan sonra kedinin aniden öldüğü görülür. Eğer bu şekilde
hızlı bir seyir yoksa herpeste; ateş, gözyaşı akıntısı (önce şeffaf
sonra sarı-yeşil), burun akıntısı, aksırık gözlemlenir. Gözlerdeki
akıntıdan dolayı göz kapakları kapanabilir ve bunun sonucu gözün şiştiği
farkedilir, içerisi akıntı ile dolduğundan gözün en üst tabakası çok
ciddi tahrip olur (ceratitis) ve ülserleşebilir. Eğer zamanında müdehale
edilmezse gözün üst tabakasının bir kısmı iyice incelip derin kısımdaki
sıvı ve dokuların fıtıklaştığı bile görülebilir. Zaman zaman sokaklarda
bir gözü (veya herikisi de) şiddetle akan, aksırıp duran veya gözünü
kaybetmiş kediler görürüz. İşte onların çoğu herpes geçiriyordur veya
geçirmiştir. Burundaki akıntıdan dolayı burun delikleri de kapanabilir,
kediler koku almakta ve solumakta zorluk çekerler. Ağız mukozasında ve
dilde de ülserler oluşur. Bu ülserlerin geçmesi uzun zaman alır ve
kedinin genel durumu iyileştiğinde bile ağzı acıyacağından dolayı yemek
yiyemeyecektir. Eğer hızlı (perakut) seyretmiyorsa ve hepatit (sarılık)
komplike olmuyorsa tedaviye yanıt verir. Ancak gecikmeden veteriner
hekime götürmek son derece yaşamsaldır. Calicivirüs ise; ateş,
halsizlik, öksürük, burun akıntısı, göz akıntısı, ağızda yaralarla
seyreder. Özellikle yavru kedilerde zatürre oluşturma riski bütüktür. Bu
yüzden tedavi bittikten sonra da uzun süre antibiyotik kullanmak
gerekmektedir. Her iki viral hastalık da yavru kediler için son derece
ölümcül olabilmektedir. Kedide herhangi bir bulgu veyahut sadece
halsizlik görüldüğünde bile hemen veteriner hekime başvurulup tedaviye
başlanmalıdır.
Korunma:
Aşı tek
korunma yöntemidir. Sağlıklı kediler aşı olarak bu
hastalıklardan korunurlar. Kedi karma aşısı olarak bilinen aşının içinde
her iki hastalık da bulunmaktadır. Yavru kedi 9 haftalıkken aşılama
başlanabilir ve veteriner hekimin öngördüğü programa göre devam
edebilir.
Veteriner İlknur Bilgiç
|
Toksoplasma hastalığı; toksoplasma gondi
isimli protozon ailesinden bir parazit tarafından oluşturulan, kedi,
köpek, kuş ve insanlarda görülen ve çeşitli sistemleri etkileyen bir
hastalıktır.
Belirtileri: Kedilerde; ateş,
halsizlik, öksürük, lenf yumrularında büyüme, dalakta büyüme, kusma,
ishal, çok nadir olmakla beraber beyin yangısı (ensefalomiyelitis),
gözde deformasyonlar oluşturabilir. Özellikle yavru kediler toksoplasma
enfeksiyonuna çok daha hassastırlar. Kedide ateşin yükselmesinden dolayı
farkedilen genel durum düşkünlüğü ve iştahsızlık, çoğu zaman özellikle
yavru kedilerde şiddetli ishal ve daha hafif seyreden kusma bulguları
ile veteriner hekime başvurulur. Veteriner hekim parazitin varlığını
dışkı tahlili veya kan tahlili (serolojik olarak) ile teşhis eder ve
tedavi programını belirler. Tedaviye cevap verme ihtimali eğer farklı
hastalıklarla komplike olmamışsa yüksektir. Çoğu kedi ve hatta insan
toksoplasma enfeksiyonunu hiç bir ciddi bulgu yaşamadan atlatır. Kısa
bir halsizlik, kırgınlık döneminden sonra enfeksiyon vücut tarafından
kontrol altına alınabilir ve bağışıklık gelişir.
İnsanlar tesadüfen kan tahlili yaptırıp toksoplasma baktırdığında daha
önce enfeksiyonu yaşadığını ve bağışık durumda olduğunu doktordan
hayretle öğrenebilrler. (Dünya nüfusunun yarıdan fazlası toxoplasma
enfeksiyonu geçirmiş ve bağışıklık kazanmıştır.)
Bulaşma: Özellikle içinde yeterince
pişmemiş et olan yemekler toksoplasma hastalığının en fazla bulaşma
sebebidir. Toksoplasma enfeksiyonu yaşayan kedilerin de bu dönemde
hastalığı bulaştırdığı bilinmektedir.
İnsanlardaki etkisi:
Toksoplasma hastalığı hamile hanımlarda eğer
daha önce enfeksiyonu geçirmemiş ve bağışıklık gelişmemişse bebeğin
düşmesine sebep olabilir. Ancak bunun için hamilelik öncesi hiç bir
şekilde toksoplasma etkeni almamış, bağışıklık edinilmemiş ve hamilelik
sırasında enfeksitona yakalanmış olmanın gerekliliğini tekrarlıyorum.
Yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanmış hanımların
hamileliklerinde toksoplasma yönünden bir problem yaşanmaz. En doğrusu
çoğu hanımın yaptığı gibi bebek sahibi olmak istendiğinde doktora
başvurularak diğer testlerle beraber toksoplasma testini de
yaptırmaktır. Eğer testle bağışık olunduğu anlaşılırsa zaten evdeki
kediyle ilgili bir problem yoktur. Test sonucunda bağışık olmadığı
anlaşılırsa veteriner hekimle görüşülüp kediden kan alınarak toksoplasma
yönünden serolojik muayeneleri yapılır. Eğer kedinin enfekte olduğu
anlaşılırsa enfeksiyon kontrol altına alınıncaya ve bağışıklık
oturuncaya kadar hamike hanımdan ayrı bir ortamda bulunması
sağlanabilir.
Vet. Hekim İlknur Bilgiç
FELİNE LEUKEMİA
VİRUS : Öldürücü ve çok bulaşıcı viral bir enfeksiyondur.
Genelde 1 ile 5 yaş arasındaki kedilerde gözlenir. Kronik seyirlidir ve
seyri iyi değildir.
Bulaşma: Salya (ısırma, yalama
yoluyla), idrar, dışkı ve anne sütü yoluyla bulaşır.
Belirtiler: Latent (hastalığın
kendisini gizlediği dönem) dönemde herhangi bir klinik bulgu yoktur.
1. Proliferatif (İlk dönem): Lenfosarkom (lenf yumrularında
değişiklikler, tümörler), multisentri, iç organ ve lenfnodüllerinde
tümörler, timis tümörleri, sindirim sistemi tümörleri, bağırsaklarda
tıkanıklılık görülür.
2. Dejeneratif fam: Anemi, dizanteri
3. İmmun yetmizlik: Kilo kaybı, ishal, sekonder bakteriyel
enfeksiyonlar, glomerulonefrit( böbreklerde enfeksiyon), idrar
inkontinensi ve periferal nörepatilere neden olabilir.
Tanı: Anlatılan semptomlara uyan tüm
hastalıklarla karıştırılabilir. ELİSA ve IFA testleriyle serolojik
olarak tanı konur.
Korunma:
FELV için hazırlanmış aşılar mevcuttur..
KUDUZ:
Bütün memelilere bulaşabilen ölümcül bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Kuduz kamu sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğundan hayvanınızın bu hastalığa karşı aşılanmış olması kanuni bir zorunluluktur.
İnsanlar ve bütün sıcak kanlı hayvanlar için söz konusu olabilen kuduz
hastalığı; bulaşıcı, viral, virusun beyne yerleşmesi sonucu
ensefalomiyelitis oluşturarak ölümle sonuçlanan aynı zamanda da basit
bir iğneyle yani aşı uygulamak suretiyle korunulabilen bir hastalıktır.
Hastalık; kuduz virusu taşıyan bir hayvan tarafından ısırılmak veya açık
yara üzerine salya teması ile geçebilir. Ancak ısırılmaların büyük
çoğunluğunun kuduzdan bağımsız şekilde geliştiğini belirtmek gerekir.
Yani hayvanın sadece agresif oluşundan, kendini tehlikede
hissettiğinden, canı yandığından, yavrularını, evini, bahçesini korumak
için veya sadece huysuzluğundan dolayı ısırabileceği ve bunun kuduzla
ilgisi olmadığı unutulmamalıdır. Çünkü kuduz hastası olan hayvan sadece
bir kişiyi değil herkesi hatta objeleri de ısırır.
Kuduz virusu vücuda girdikten sonra ; virusun etki gücüne (virulans),
ısırma bölgesindeki virus sayısına, ısırık bölgesinin beyne yakınlığına
bağlı bir şekilde 1 hafta ile çok nadir görülmekle beraber 1 yıl
arasında hastalığı oluşturur. Hastalığın saldırgan ve sakin (nadir
görülür) olmak üzere iki formu vardır.
Belirtiler: Kuluçka süresi dolduktan
sonra virüsün girdiği açık yarada yangısal reaksiyon başlar. Hayvan son
derece ürkektir, genellikle insanlardan kaçar, loş ve gürültüsüz yerler
bulup saklanmayı tercih eder. Gıda dışı şeyleri yemeye çalışır. Henüz
çenesinde problem yoktur. Göz bebeklerinde asimetri dikkat çeker. Bu
dönem 1-3 gün kadar sürer. Sakin kuduzda saldırganlık dönemi görülmeden
direk felçle karakterize olan son döneme geçilir. Yani hayvanın yemek
borusunda ve boğaz kaslarında felç başlar ve salyasını yutamayacağı için
yere doğru salya akışı dikkat çeker. Daha sonra felç bütün vücutta
etkili olmaya başlar. Dengesizlik , yürüyememe şekillenir ve bu dönem de
1-3 gün sürdükten sonra ölümle sonuçlanır.
Saldırgan kuduz ise felçli dönemden önce bir saldırganlık dönemi ile
beraber seyreder. Gene karanlık, sessiz yerlere saklanırlar. Ancak
hayvanda anlamsız bir, saldırganlık dikkati çeker. Belirgin bir sebep
yokken herşeye saldırırlar, alışkın olduğu insanları hatta sahiplerini
tanımazlar, herkesi hatta objeleri ısırmaya çalışırlar. Çoğu zaman tahta
taş gibi şeyleri ısırmaktan diş ve ağızları ciddi bir şekilde yaralanır
ve kanar. Bakıldığında hayvanın çıldırmış gibi davrandığı düşünülür. Göz
bebeklerindeki asimetri daha fazla dikkat çeker, sudan korkma da bu
dönemde görülür. Gırtlaktaki felcin başlamasıyla beraber salya akışı söz
konusu olur. Bu dönem de 3-4 dün devam ettikten sonra sakin kuduzda da
anlattığım felçli dönem yaşanır ve gene ölümle sonuçlanır.
Tedavi: Kuduz hastalığının tedavisi
yoktur. Kuduz hastası olduğundan şüphe edilen hayvanların diğer
hayvanlarla ve insanlarla olan teması kesilmeli yani karantinaya
alınmalıdır. Bununla ilgili belediyelerle konuşulup karantina
servisinden yararlanılabilir ve muhakkak direk temas ettiği insanların
ve hayvanların aşılanmaları gerekir.
Korunma: Bu denli dehşet uyandıran
bulgularla devam eden ve muhakkak ölümle sonuçlanan bu korkunç
hastalıkla mücadele edebilmek için sevgili kedilerimize senede 1 kuduz
aşısı yaptırmak yeterlidir.
Vet İlknur Bilgiç
FIV FELİNE İMMUNODEFİCİENCY VİRUS
( Kedi " AIDS " I öldürücü viral bir hastalıktır.)
Kedilerin bu hastalığa en duyarlı oldukları dönem 5-12 yaş arasıdır ve
erkek kediler bu hastalığa dişilerden daha duyarlıdırlar. Genellikle
kronik seyirli bir hastalıktır. Seyri insanlardaki AİDS'e benzer.
Bulaşma: Kavga sırasında ısırma
yoluyla salyadaki virüs ile bulaşır.
Belirtiler:
1. Akut Fiv: Birkaç gün süren ateş, ishal, lenpadenopati
(4-9 tip) , sepsis
2. Asemptomatik Dönem: Latent (erken) dönemde herşey klinikman olarak
normaldir ve süresi değişkendir.
3. Kronik Dönem: İmmun (yetersizlik) bulguları vardır. Kronik stomatit,
gingivit (ağıziçi lezyonları), rhinit, solunum sistemi enfeksiyonları,
kusma, ishal, kilo kaybı, ateş, halsizlik, sinir sistemine ait bulgular,
neoplazi (kanser), böbrek hastalıkları görülür. Hemen hemen vücudun tüm
sistemleri etkilenir. Kronik stomatitis ve gingivitis en sık rastlanan
bulgulardır.
Karıştığı hastalıklar:
immunosupresif yapıda olduğu için seyri sırasında birçok hastalık
şekillenebilir. Bu nedenle pirimar hastalığın FIV olduğu gözden
kaçabilir.
Tanı: ELİSA, WB ya da IFA
yöntemleri ile tanı konur.
Korunma:
İnsan AİDS'ine aşı henüz bulunmadığı gibi kedi AİDS'i için de bir
aşı yoktur.
FIP FELİNE INFECTİOUS PERİTONİTİS
Kedilerin, yavaş gelişen ve anne karnında
iken anneden de bulaşabilen bir hastalığıdır. 2 formu vardır:
1- Özellikle karın bölgesindeki vücut sıvılarının birikmesinden
kaynaklanan ıslak form,
2- Etkilenen herhangi bir organda ortaya çıkan kuru form.
F.I.P literatürlere 1960'lı yıllarda girmiş ve o zamandan beri hızla
yayılan sinsi bir hastalıktır.
Etiyoloji: Bu hastalığı
yapan 2 virüs tanımlanmıştır. Biri, Feline İnfectious Peritonitis Virus
(F.I.P.V), diğeri de Feline Enteric Corona Virus (F.E.C.V) dür. F İPV,
kedilerde FİP'i oluşturan virüstür. FELV ise virüsü alan kedide barsak
enfeksiyonuna sebebiyet verir. Bulaşma dışkıya temas yoluyla olur.
Bu hastalık yaş ve bağışıklık sisteminin gücüne bağlı olarak ilerler
yada baskılanır. Bağışıklık sisteminin güçlü olduğu durumlarda kediler
bu hastalıkla ömür boyu yaşayabilirler, vücut dirençleri düştüğünde ise
virüs herhangi bir etkilenen organda güçlü tahribat yaparak ölüme kadar
götürebilir.
Klinik Görünüm:
FECV İnfection:
Feline Corona Virüs enfeksiyonları, daha çok
yavru kedilerde yaygındır. Kusma ve geçmeyen ishalle seyreder.
FİP: Islak ve kuru formundaki klinik
görünümler spesifik değildir. Kediler, depresif, düşkün, bazen de
ishalle seyreden bir klinik görünüm sergilerler. Daha karakteristik
özelliği ise hastalıktaki bu klinik görünümler yavaş seyredip günler
yada aylarca sürebilir. Hayvan sahipleri de bunu genellikle psikolojik
nedenlere bağlarlar. Oysa hayvanınız gerçekten çok ciddi ve öldürücü bir
hastalığın virüsüne sahiptir.
Islak formu kuru forma nazaran daha hızlı gelişir. Her iki formda da
hastalık kronik seyirlidir. Sıvı birikimi, düzensiz inişli çıkışlı ateş,
sıvı kaybı ve kilo kaybı söz konusudur. Islak formda hastaların %75'inde
karın içinde sıvı toplanması vardır. Etkilenen kedilerin %25'inde ise
sıvı, kalp ve akciğer zarlarında birikir ve bu hastalarda nefes almada
zorluk ile şıkırtılıkalp sesi duyulur.
Kuru formda ise, etkilenen organlarda granülümatöz oluşumlar şekillenir.
Klinik görünümler etkilenen organa göre değişir. Özellikle karın içi
organlardan karaciğer en çok etkilenen organdır. Mezenterik lenf
düğümleri ve böbrek daha rastlansa da etkilenen diğer bölgelerdir. Diğer
yaygın bölgeler merkazi sinir sistemi ve gözlerdir.
Bu tip klinik görünümleri kedinizde fark ettiğiniz anda derhal kedinizi
veteriner hekime götürüp spesifik FİP testi yaptırmalısınız. Genellikle
başka hastalıklar yada psikolojik nedenlere bağlandığından, bu tehlikeli
ve öldürücü hastalığa yakalanan hastalar çok geç hekime götürüldüğünden
ölüm oranı yüksek bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vetline - Vet. Hekim Aylin Tunç
Bilgi: http://www.kedimveben.com/fip/fipnedir.htm
YAYGIN PARAZİT TÜRLERİ
İÇ PARAZİTLER:
Bu parazitlerin çoğu beslenip çoğaldıkları kedi bağırsaklarında
hayatlarını sürdürürler. Yerde bulunan parazitlerle bulaşmış bir
hayvan dışkısındaki yumurtalar, onu koklayan veya üzerinde yürüyen
kedilere bir tehlike oluşturur. Tedavisinden sonra köpeğinizi dışkı
bulunan yerlerden uzak tutunuz. Teşhisleri en iyi şekilde Veteriner
Hekiminiz tarafından saptanabilir. Bu parazitlerin bulunup
bulunmadığını saptamak için o sizden kedinizin dışkısından bir örnek
getirmenizi isteyecektir.
KURTLAR:
- Yuvarlak kurtlar : Anneleri tarafından kedi yavrularına doğum
öncesi (plazental yolla) veya anne bakımı sırasında bulaşabilir. Bu
5 cm. uzunluğunda ince, beyazımsı veya açık kahverengi parazit bazen
bulaşmış olduğu kedinin dışkısında da görülebilir. Bazen de kusarak
bu paraziti çıkarabilirler. Yavru kedilerde yaygındır ve onlara
şişkin göbekli bir görünüm verebilir. Larvası kedinin bedeninde
dolaşır. Bir yuvarlak kurt enfeksiyonundan büyüme bozukluğu, ishal,
kusma, dışkıda kan, su kaybı, ve bazen zattüre oluşabilir. Tedavinin
tekrarlanması ve uzun süre devam edilmesi gerekir.
- Kancalı kurtlar : Barsak parazitleri
arasında en tehlikeli olanlar arasındadır. Annelerinden kedi
yavrularına doğum öncesi veya anne bakımı sırasında bulaşabilir
.Kancalı kurtların belirtisi arasında bitkinlik, kansızlık,
iştahsızlık, siyah ve kanlı dışkıdır.
Trişin: Bu parazit kedinin sindirim sisteminin alt ucuna yerleşir ve
kronik barsak iltihaplanmasına, dışkıda mukus, kilo kaybı ve ishale
yol açar.
BARSAK ŞERİTLERİ (TENYALAR):
Bu parazitlerden bazıları larva şeklindeyken kedinin pireyi yuttuğu
zaman ortaya çıkar. İştah kaybı, kansızlık,ishal v.b belirtilere
neden olurlar. Bazı tenya türleri insan sağlığı açısından çok önemli
riskler içermektedir. Düzenli olarak mutlaka iç parazitlere karşı
tedavi ve koruyucu tedavilerini yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
KALP KURDU : (DİROFİLARİA
İMMİTİS)
Bir sivri sineğin sokması ile bulaşır. Bu son derece tehlikeli
parazit kedinin kalbine yerleşir ve gerek kalp gerekse de akciğer
hasarına , öksürük, durgunluk ve bitkinliğe yol açar Bu hastalık
akciğerleri, akciğerlere kan taşıyan damarları ve kalbi
etkilemektedir. Belirtiler çabuk yorulma, öksürük, kusma, kilo
kaybı, solunum güçlüğü ve bazen ani ölümdür.
Sivrisinekler olmadan bu hastalık yayılamaz. Subtropikal iklimli
bölgelerde hastalık çok sık görülmektedir. Ancak göl, nehir ve deniz
kenarlarında sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde hastalık yine
yoğun olarak görülmektedir. Köpeklerle karşılaştırıldığında kediler
bu hastalığa karşı daha dirençlidir. Ancak enfekte olduklarında bu
hastalık kedilerde daha şiddetli seyretmektedir.
Kalp kurdundan koruma çok basittir. Koruyucu ilaçlar sivrisinekler
tarafından bulaştırılan larvaları öldürür. Birçok durumda aylık
olarak kullanılan tabletler etkili bir koruma sağlamaktadır.
Kalp kurtların bulunup bulunmadığını saptamak için bir kan muayenesi
yapılır Kalp kurdunun tedavisi zordur, ancak ona karşı önlem almak
kolaydır. Bu konuyla ilgili Veteriner Hekiminizin belirleyeceği
koruyucu programı onunla görüşünüz .Bir Veteriner Hekimin denetimi
dışında hiç bir zaman bir kediye kalp kurdu tedavisi uygulamayınız.
Detaylı bilgi için Friends Veteriner Poliklinliğini ararsanız size
yardımcı olabiliriz.
DIŞ PARAZİTLER :
Dış parazitler pireler, bitler, ve kenelerdir. Kedinizin derisinde yaşayan bu böcekler onu sadece rahatsız etmekle kalmaz aynı zamanda çeşitli hastalıklar bulaştırır ve iritasyonlarına bağlı değişik alerjik hastalıklara neden olurlar. Bazıları insanlara da hastalıklar bulaştırır. Bu yüzden onların varlığını dikkatli bir şekilde izlemekte fayda vardır.
PİRELER :
Eğer kedinizde pire varsa büyük olasılıkla sizin bundan haberiniz vardır. Genelde onları görmek kolaydır. Pireler kedinin kanını emerek beslenirler . Kaşıntıya ,alerjilere neden olurlar ve yutulduklarında barsak şeritlerini bulaştırırlar. Rutin pirelere karşı mücadele etmek en etkin yöntemdir. Yaşadığınız bölgeye göre,pire mevsimi birçok ay sürebilir. Pirelerin yumurtaları kedi üzerinde açılmaz bulunduğu ortamda uygun koşullarda açılır ve larval gelişimini tamamladıktan sonra kediye veya ortamdaki diğer hayvan ve insanlara geçer. Onun için sizin hem hayvanınızı hem de çevrenizi(hayvanın bulunduğu yeri) ilaçlamanız gerekir. Her 1-2 haftada onun yatağını yıkayınız. Halıları ve aralıkları iyice makineden geçiriniz.(sonra kir torbasını atınız) Ve hayvanınıza Veteriner Hekiminizin önerdiği pire tozu, sprey, veya sıvı ilacı kullanınız.
(Kaynak:
KEDİ VE KÖPEKLERİN DIŞ PARAZİTLERİ
http://www.friendsvet.com/kedi/hastaliklar.htm
Burada yer alan yazılar web den derlenmiş bilgi amaçlı yazılardır. Pet sağlığınız için hastalık, korunma, aşılama gereksinimleri için mutlaka veteriner hekiminize danışınız.)
| anasayfa | içindekiler | giriş | türler | üyeler | üye kayıt | sağlık | ilanlar | mesajlar | eş arayanlar | memorial | resimler | hikayeler | veterinerler |